|
|
|
|
Seçenekler | Stil |
![]() |
#61 |
![]() ![]() |
![]()
Günlük Psikoloji
Günlük psikoloji (lay psychology), akademik psikolojiye karşıt olarak naif psikolog durumundaki insanların günlük yaşamlarında diğerlerinin davranışlarını açıklamak ve öngörmek için geliştirdiği psikolojik bilgiler, kavramlar, teoriler ve akıl yürütmeleri kapsamaktadır. ![]() ![]() |
Alıntı
|
![]() |
#62 |
![]() ![]() |
![]()
Göreceli Yoksunluk
Göreceli yoksunluk (relative deprivation) kavramı, birey veya grupların beklentilerinin konusu olan şeylerden mutlak yoksunluğundan ziyade, diğerlerine kıyasla, yani göreceli yoksunluk algısını ifade etmektedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, göreceli yoksunluk kavramı, engellenme-saldırganlık modelinin yeni bir yorumunu içermektedir. Göreceli yoksunluk, çoğu kez bir toplumda kaynakların paylaşımı veya yeni kazanımlar konusunda beklenti düzeylerinin yüksek olduğu durumlarda, paylaşım az çok eşitlendiği veya tesviye edildiğinde ortaya çıkmaktadır; bu, gerçeklikle ilişkisi zorunlu olmayan bir eksiklik, engellenme ya da mağduriyet duygusudur. Bu tür durumlarda, kişiler kendi statü veya kazanımlarını, ya hakkettiklerine inandıkları düzeye göre, ya da diğerlerininkiyle karşılaştırarak kendi paylarım onlarınkine göre daha az veya küçük olarak algılamaktadır. Bazı yazarlar (Runciman, 1966) bireysel ve kolektif düzeyde yaşanan göreceli yoksunluk duygularını birbirinden ayırdetmektedir. Kolektif göreceli yoksunluk, bir grubun üyelerinin, grubun mevcut durumu ile hakkettiğine inandığı durum arasında bir çelişki algılamaları halinde yaşanmaktadır. Kolektif protesto hareketleri ve kolektif talepler, bireysel göreceli yoksunluktan değil, kolektif göreceli yoksunluk algısından kaynaklanmaktadır. Burada, grubun diğer gruplara kıyasla gerçek durumu önemli olmadığı gibi grup içinde de tek tek üyelerin kişisel durumu da önem taşımamaktadır, hatta çoğu zaman başkaldırı hareketlerine katılan grup üyelerinden bazıları, kişisel olarak yüksek bir sosyal statüye veya yüksek başarı düzeyine sahip görünmektedirler (Guimond ve Dube-Simard, 1983). ![]() ![]() |
Alıntı
|
![]() |
#63 |
![]() ![]() |
![]()
Hale Etkisi
İzlenim oluşturma alanında (ve iletişim araştırmalarında) sıklıkla değinilen hale etkisi (halo effect) bireyin karşısındaki kişi hakkında olumlu veya olumsuz bir görüşe varmak isterken onun kişiliğinin sadece belirli bir çizgisini dikkate alma ve onun genel tutum ve davranışlarını salt bu kanısına göre değerlendirme eğilimidir. Araştırmalar, bireylerin birbirleri hakkında sadece belirli bir kişilik özelliğine göre oluşturdukları izlenimlerin oldukça etkili olduğunu göstermektedir. Kişiler arası etkileşimlerde sıklıkla gözlenen bu olgu, diğerine ilişkin değerlendirme ve yargılarımızda önemli bir hata kaynağıdır. --ForumGez.Com ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 16:37 -->-> Daha önceki mesaj 16:37 -- Hawthorne Etkisi Endüstri psikolojisi tarihi bakımından büyük önem taşıyan Hawthorne araştırması, 1927 ile 1932 yılları arasında Harvard Üniversitesi'nden bir grup psikolog tarafından Chicago yakınlarında Hawthorne'da Western Electric'te yapılan ve grup dinamiklerine dikkati çeken ünlü bir çalışmadır. Araştırmada ilk olarak çalışma koşulları, örneğin aydınlanma düzeyi ile verimlilik arasında pozitif bir ilişki olduğu saptanmıştır. İkinci olarak iki değişken arasında ters yönde ilişki aranmış ve aydınlanma düzeyinin azaltılmasına rağmen verimliliğin yine arttığı saptanmıştır. Bu sonuçlar grup olgusuyla açıklanmıştır. Buna göre, işçilere gösterilen ilgi, onların moral düzeyini ve öz saygılarını yükseltmiş ve bu duygu (örgüte gerekli bir insan olmaktan duyulan doyum), çalışanların, dış koşullardan bağımsız olarak işe yönelik motivasyonlarını korumaları sonucunu doğurmuştur. Bir başka deyişle işçilerin, kendilerine dikkat edildiğini bilmeleri, randımanlarını artırmalarına yol açmış gibi görünmektedir. Bu sonuç araştırmanın ilk amacıyla ilişkili olmamakla birlikte, çok önemli görülmüş ve bu olgu, Hawthorne Etkisi adıyla popüler olmuştur. Daha sonraki yıllarda Hawthorne Etkisi'ne yol açan koşulların neler olduğu konusunda pek çok araştırma yapılmış, ancak açık seçik bir sonuca varılamamıştır. Dickson ve Roethlisberger (1966), 17 faktör ve üç büyük ara değişken öne sürmüştür: İnceleme konusuna özel olarak dikkat edilmesi, deneklerin bir araştırmaya katıldıkları bilincinde olmaları ve deneysel görevin yeniliği. Daha yakın yıllarda Adair ve arkadaşları (1989), Hawthorne Etkisi'ni araştıran çalışmalarda bu üç boyuta dikkat edilip edilmediğini kontrol etmiş, fakat inandırıcı sonuçlara ulaşamamıştır. Dikkate alınan koşullar, bu tür bir etkiye otomatik olarak yol açmamaktadır. Sonuç olarak, problem ortada durmaktadır. ![]() ![]() |
Alıntı
|
![]() |
#64 |
![]() |
![]()
Psikoloji ile ilgili bir tek bu konuyu bulabildiğimden bu soruyu bu konuda sormak istedim. Ben mental olarak fazlasıyla yorgunum. Maddi manevi büyük bir boşlukta ve acıdayım. Bu nedenle insan içine çıkamıyor psikologlarla dahi yüz yüze görüşemiyorum. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]ların olduğunu duydum. Artık insanlarla gereksiz vakit geçirmek istemediğimden bunun zaman kaybı olup olmayacağına sizlere danışmak istedim.
|
Alıntı
|
|
Seçenekler | |
Stil | |
|
|