Bursa’da bir sofra… Bağlılıktan bahsediliyor. Sofrada bulunanlardan bazıları birbirleriyle yarış edercesine vardıkları bağlılık derecelerini yavaş yavaş canlarını fedaya hazır olduklarına kadar getiriyorlardı.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...], bütün bunları sessiz dinledikten sonra cebinden tabancasını çıkarıp masanın üstüne koyuyor.
-“Benim için kim kendini öldürebilir?” Diyor. Ortalıkta soğuk bir sessizlik rüzgârı esiyor. Biraz önce fedakârlık yarışı yapanlar soğuk terler dökmeye başlıyorlar. Sonra:
-“Nöbetçi…” diyor. Bütün bunları bilmeden kapıda nöbet bekleyen er içeriye giriyor. Atatürk:
-“Oğlum” diyor. “Benim öl dediğim yerde ölebilir misin?”
-“Ölürüm Paşam.”
-“Al şu tabancayı… Şakağına daya… Arkanı dön… Ateş.”
Nefesi kesilmiş insanların korkunç terler döktükleri salonda bir küçük tıkırtı duyulur. Tabancanın tetiği çekilmiştir. Fakat boş tabancadan sadece bir tetik sesi çıkmıştır.
-“Efendiler, işte Türk askeri budur. Onun bağlılığı budur.”
Kaynak:
-Atatürk ve Unutulmaz Anıları, Ahmet Gürel, Bülent Türker, Nisan 2009